Bu site, tarayıcınız için sınırlı desteğe sahiptir. Edge, Chrome, Safari veya Firefox'a geçmenizi öneririz.

Etik Hediye Seçim Rehberini İncele! - Şimdi Keşfet

        

Local Makers Yeni Gelenler - Şimdi Keşfet

        

"Nasıl daha yaratıcı olabiliriz?" Sorusunun İzinde Korkular, Kariyer, Yaratıcılık ve Değişim Üzerine...

Local Makers x Diğdem Girici ile enerjilerimizi birleştirdik. Nasıl daha yaratıcı olabiliriz? sorusuna cevap aramak üzere keyifli projeler geliştirdik.

Diğdem, yoga eğitmeni ve kişisel gelişim uzmanı. Bundan beş sene önce, daha yaratıcı bir hayat özlemi ile kurumsal işinden ayrılıp yaşamını yeniden inşa etti. Bugün gerçekten keyif duyduğu, özgür ve yaratıcı bir hayatı var ve daha fazla insanın kendi özgün yaşamını inşa etmesine yardımcı oluyor. Yaratıcı tıkanıklıklarımızı çözmek, yaratıcı doğamızı tanımak ve hayal ettiğimiz hayatı yaratmak için blog yazıları, okuma kulüpleri ve atölyeler aracılığıyla bizi bir araya getirip dönüşümümüze rehberlik ediyor. Diğdem diyor ki “Yaratıcılık bizim doğamız. Doğamızı yaşamak için ihtiyacımız olan hayallerimize giden yolda adımlar atmaya başlamak. Şartlanmalarımızdan arınmanın ve kendi sesimizi bulmanın en etkili yolu hayallerimize hayat vermeyi öğrenmektir. Üstelik ilham dolu bir topluluğun desteği ile bu düşündüğümüzden daha kolay. Ortak bir amaçta bir araya gelen, bu yolda adımlar atan ve birbirini destekleyen bir grup insandan daha güçlü ne olabilir ki?”

Sizi Diğdem’in korkular, kariyer, yaratıcılık ve değişim üzerine yazıları ile baş başa bırakıyoruz!

 

#1: Korkuların Üstüne Gitmek

Merak etmenize rağmen “Ben bilemem, ben yapamam!” diyerek yıllarca kendinizi uzak tuttuğunuz ama düşünmekten de alıkoyamadığınız için aklınızın köşesinde yer etmiş konular var mı?

Anlamayacağınızı düşündüğünüz için kendinizden uzaklaştırdıklarınız yaşamınızı güzelleştirecek güçlü öğretiler içeriyor olabilir desem… O zaman uzaklaştırdıklarınıza yeniden bakmak ister miydiniz? 

“Gerçekten durup korkularınızın yüzüne dik dik baktığınız her seferinde güç, cesaret ve güven kazanırsınız. Yapamayacağınızı düşündüğünüz her ne ise onu yapmak zorundasınız!”

— Eleanor Roosevelt

“İMKANSIZ” FAYDASIZ BİR DÜŞÜNCEDİR

“Yapamam” düşüncesiyle kendinizi geri çektiğiniz konuların üzerine gitmek yaş kütüğü nehir yatağından kaldırmaya benzer. Yaş kütükten özgürleşen su, coşkuyla yeni yollara akmaya başlar. Siz de özgür aklınızın ve yaratıcılığınızın önünü tıkayan korkularınızı bir bir kaldırdıkça muazzam bir potansiyel açığa çıktığını göreceksiniz. Bu potansiyel sizin bugüne kadar kullanmadığınız yaşam enerjinizin bir parçasıdır.

İnsan kendi yaşamını yaratan bir canlıdır. Yaş kütüklerinin yolunuzdan çekilmesi için güçlü bir fırtına çıkmasını beklemeyin. Eğilin ve kaldırın.

HANGİ YAŞ KÜTÜĞÜN HANGİ YOLU AÇACAĞINI BİLEMEZSİNİZ: İLHAM VERİYORSA DENEYİN!

Yeni yetkinlikler kazanmak aklınızda daha önce açılmamış kapılar açılmasını sağlar. Bu kapıların hangi yeni olasılıklara çıkacağını açmadan bilemeyebilirsiniz. “Teknolojiyi ilginç buluyorum ama öğrenmek ne işime yarayacak bu saatten sonra mühendis mi olacağım?” gibi bir düşünce gelirse aklınıza bunun sizi durdurmasına izin vermeyin. 8 günlük bir teknoloji atölyesi size bambaşka bakış açıları kazandırabilir. Bu sayede daha önce gitmediği yönlere uzayan beyin hücreleriniz kim bilir hangi ilginç bilgilerle size geri gelir.

Yeni bakış açıları ile zenginleşmiş beyin yaşama yeni gözlerle bakar. Ne işime yarayacak dediğiniz bu gelişim belki de ilişkilerinizde 10 senedir çözemediğiniz bir sorununuza ışık tutabilir. Yaşam gizem dolu bir bütünlük, hiç bitmeyen bir keşif alanıdır. Yeniye ve bilinmeze açılmak yaşama açılmaktır.

Şimdi yaş kütüklerinizin bir listesini yapmak ister misiniz? Bugüne kadar aslında ilginç bulduğunuz ama asla yapamayacağınızı düşündüğünüz için yanına yaklaşmadığınız her ne varsa hepsini yazın. Sonra da en çok korktuğunuz hangisi ise gidin onu yapın.

 

#2: Kariyer İle Dünyaya Katkı Olmak

Her birimiz birbirinden çok farklı varlıklarız ve dünyaya eşsiz hediyelerle geldik. Kimimiz çok güçlü bir bedenle doğdu ve bedensel güç isteyen işleri kolaylıkla yapıyor. Bazılarımız, muazzam yüksek bir IQ ile doğdu ve bu sayede gelişimimiz için gerekli teknolojik icatları kolaylıkla gerçekleştiriyor. İçimizden birileri iletişim konusunda öyle hünerli ki onunla saatlerce konuşmak istiyoruz. Bazılarımız, kalpten öğretmenler ve tüm zamanlarını bildikleri her şeyi bir başkasına aktarmaya çalışmakla geçiriyor. Kimimiz ise modern zaman kaşifleri... Onlar, sokaklarında yeni açılan bir Cafe’ye bile yeni bir kıtayı keşfeder gibi gidenlerimiz. Hepimiz ne kadar özgün renklerdeyiz değil mi? Parmak izlerimiz gibi biriciğiz… 

HERKES KENDİSİ İÇİN KOLAY VE KEYİFLİ OLANI YAPSA HAYAT NASIL BİR YER OLURDU? 

Kolaylıkla yaptığımız her şey değersiz olduğu için değil biz yetenekli olduğunuz için kolay. Bizim için kolay olan bir başkası için zor olabilir. Herkes kendisi için kolay ve keyifli olanı yaptığında aslında tüm işler yapılmış olacak. Ancak, içinde bulunduğumuz çağda bu süreç ters şekilde işliyor. Eğitim sistemi, yeteneği keşfetmek ve işleyip parlatmaktan çok uzak. Bu sebeple, çoğumuzun hayatı iş ve yaşam diye ikiye bölünmüş durumda. 

Yaşamlarımızın sorumluluğunu alarak kariyerlerimizi yetenek ve ilgimize uygun şekilde yeniden yapılandırmanın bir yolunu bulmalıyız. İstersek, seçersek ve bu yolda adımlar atarsak mümkün. Şanslıyız ki her geçen gün kariyerini yaşama dönüştürmüş insan sayısı artıyor.  Eskiden oldukça ütopik olan bu kavramın günümüzde hızla normalleşmeye başladığını görmek sevindirici ve ne kadar çok insan kariyerinde bu dönüşümü yaşarsa o kadar normalleşecek. 

İHTİYACIMIZ OLAN TEK ŞEY BİRAZ CESARET VE BİR YOL PLANI

Yaşam ve kariyer diye bir ayrımın olmadığı bir hayat nasıl olurdu? Böyle bir hayatın içinde vaktinizi ne yapmakla geçiriyor olurdunuz? 

Bugün, boş zamanlarınızın çoğunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Daha çok zamanınız olsaydı günlerinizi ne ile doldururdunuz? 

Kimse size yap demese de kendinizi yapmaktan alıkoyamadığınız o şey nedir? 

Biz farkında olsak da olmasak da doğduğumuz andan beri her şey bize doğduğumuz kişiyi göstermek için çabalıyor. Her düşündüğümüzde tüylerimizi coşkuyla ürperten, içimizi sımsıcak yapan o hayal bizim vizyonumuz ve yaşamdaki yol haritamız. 

Sadece nereden başlayacağımızı bilmeye ihtiyacımız var ve şartlar başlangıçta zorlasa da o yolda devam etmeye… 

Başlangıçta her şey zordur, yapmaya devam ettikçe kolaylaşır. 

#3: Yaratıcı Kaslarımızı Güçlendirmek

Hepimiz hayal ettiğimiz hayatı yaratmak istiyoruz ama birçoğumuz aynı temel noktalarda takılıyoruz. Engellerimizin büyük kısmı yaratımın doğasıyla ilgili eksik veya yanlış bilgilerimizden kaynaklanıyor. 

Bu yazımda yaratıcılıkla ilgili birkaç önemli konuya gelin birlikte bakalım. 

HER İNSAN YARATICIDIR 

Bir çok insan gibi yaratıcılığın sadece sanatçılara özgü olduğunu ve sadece sanatsal bir uğraşla ilgili olduğunu düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Nefes almaktan, yemek yemeye, bir arkadaşla sohbetten, kendinizi ifade ediş şeklinize kadar her şey yaratıcı hale gelebilir ve evet her insan yaratıcıdır. İçinizdeki yaratıcı potansiyeli açığa çıkartmak ve yaratıcı olduğunuza inanmak için daha fazla kanıta ihtiyaç duyarsanız bu konuda dünyanın en saygın kurumlarından IDEO’nun kurucuları David ve Tom Kelley’nin “Yaratıcı Özgüven” isimli kitabını okumanızı öneririm. David ve Tom, binlerce insanın yaşamında dönüşüm yaratan otuz yılı aşkın deneyimlerini  bu etkili kitapta bizimle paylaşıyor. 

YARATICI OLANI SEÇMEYİ ÖĞRENEBİLİRİZ 

En basit tarifiyle bizim için hafif ve neşeli olanı seçtiğimiz her an yaratıcıyızdır. Olasılıkları göremediğimiz, ağır hissettiğimiz ve zorunluluklar içine hapsolduğumuzu düşündüğümüz anlarda ise yaratıcı değiliz.

İsterseniz bir ofis odasında isterseniz bir yatakta uzanıyor olun tam şu anda hafif ve neşeli bir seçim yaparak yaratıcı olmayı deneyimleyebilirsiniz. Bu, masanızdan kalkıp bir bardak kahve yapmak, aklınıza gelen komik bir anıyı paylaşmak için bir arkadaşınızı aramak veya derin bir nefes almak ve bedeninizi gevşetmek olabilir…

Yaratıcılık da tıpkı bedenimizdeki kaslar gibi pratik ettikçe güçlenen bir beceridir. Beynimize yaratıcı olanı görüp seçmeyi öğretebiliriz.

Hayatımızda yaratıcı anların sayısı arttıkça ve bizim için zorlu olan deneyimlerin içinde dahi hafiflik bulabilmeye başladığımızda geliştiğimizi anlarız.  

DONMUŞ KASLARIMIZI CANLANDIRMAK

Her insan yaratıcıdır ama herkes yaratıcı bir hayat yaşamaz çünkü sadece bazı insanlar yaratıcı kaslarını geliştirmiştir. Uzun zamandır kullanılmayan bir makinenin çalışırken zorlanacağı gibi biz de yaratıcı kaslarımızı ilk defa kullanmak istediğimizde zorlanabiliriz. Vazgeçmez ve devam edersek pratik ettikçe kolaylaşır.

Bunun için her anı bir fırsat olarak görmek faydalıdır. Bir arkadaşımızla sohbetimiz akmıyorsa oradan uzaklaşmak yerine sohbeti akıcı hale getirmeyi deneyebiliriz. Evde yemeklerimizi kendimiz pişirebiliriz. Aynı yemekleri yemekten sıkıldıysak farklı mutfakların kolay ve ilginç tariflerini deneyebiliriz. Bedenimizi hareket ettirebiliriz, hoşumuza giden bir egzersiz videosu açabilir, bir yoga sınıfına katılabilir ya da müzik açıp sadece bedenimizi ritme bırakabiliriz.

En çok nelerden şikayet ettiğinizi fark edin ve bu konularda sizi memnun edecek değişimin ortaya çıkabilmesi için neler yapabileceğinizi düşünün. Sürekli şikayet ettikleriniz en büyük ilgi alanlarınız ve muhtemelen en büyük yeteneklerinizin gizlendiği yerlerdir. Bu hazinelerimizin açığa çıkabilmesi için sorumluluk alarak harekete geçmeye ihtiyacımız var.

Yaratıcı kaslarınızı güçlendirmek için kendinizi disipline etmek isterseniz Sabah Sayfaları pratiğine başlamanızı öneririm. Oldukça basit ve etkili bir uygulamadır. Her sabah uyanır uyanmaz ilk iş 3 sayfa beyaz kağıda aklınızda o anda ne varsa yazın. Bunlar mantıklı cümleler olmayabilir, birbiri ile bağlantısız ve hatta tutarsız cümleler olabilir. Bırakın zihninizde ne varsa kaleminizden kağıda dökülsün. Bu çalışmada amacımız anlamlı bir yazı yazmak değil zihnimizi boşaltmak. Ben buna zihnimin tuvalete çıkması diyorum ve bu pratiği yaptığım her sabah güne tazecik bir zihinle başlıyorum.

Yaratıcılığınızı geliştirmek konusunda daha sıkı bir pratik isterseniz “Sanatçının Yolu” isimli kitabı okumanızı öneririm. 

#4: Değişimle Uyumlanmak

Dr. Spencer Johnson’un “Peynirimi Kim Kaptı?” isimli kitabını okumuş muydunuz? Kitabın kapağında bir parça peynir görselinin yanında “İşinizde ve özel yaşamınızda değişime uyum sağlamanın etkili bir yolu” yazıyor. Bu kitabı ne zaman almıştım hatırlamıyorum ama açıkça söyleyebilirim ki değişim üzerine yazılmış benim gördüğüm en etkili kitaplardan biri. İncecik ve içinde bir kez okuduktan sonra bir daha unutmayacağınız güçlü bir hikaye var.

Bu yazımda “Peynirimi Kim Kaptı?” kitabından ilhamla değişimle ilgili bilmemiz gerekenleri paylaşıyorum.

Değişimi anlayıp ona hızlı adapte olmayı öğrenenler her dönemde kazançlı çıkarlar. İyi haber şu ki bu bir beceri ve öğrenilebilir!

DEĞİŞİM HER AN GERÇEKLEŞİYOR

Yaşamı uyanık bir şekilde dikkatle izlemeye başlarsak bütün büyük değişimlerin her gün gerçekleşen küçük küçük değişimlerden oluştuğunu görebiliriz. Bunu iş hayatından bir örnekle açıklamak istiyorum. 2020’de yaşadığımız büyük dijital devrim aslında uzun yıllardır bağıra bağıra geliyordu. Sistemlerini zamanında çağa uyumlu hale getiren şirketler 2020’de büyük bir ivme ile yol aldı. Konfor alanından çıkmak istemeyenler ve zamanın gerekliliklerini sürekli öteleyenler ise ya çöktü ya da yıllar önce kurmaları gereken dijital sistemleri birkaç ay gibi kısa bir sürede kurmak zorunda kaldıkları için büyük zorluklar yaşadı.

Tam şu anda da değişim gerçekleşmeye devam ediyor ve bundan bir iki sene sonra açığa çıkacak büyük yenilikler var. Eğer, bugün dikkatinizi bu küçük değişimlere verirseniz gelmekte olanı öngörebilir ve geleceğe hazırlıklı olabilirsiniz.

Değişimin sürekli gerçekleşmekte olduğu farkındalığı ile yaşar ve tıpkı yaşamın yaptığı gibi her gün küçük küçük gerekli değişimleri gerçekleştirirsek yaşamın karşımıza çıkarttığı fırsatları yakalayabiliriz. Şunu anlamanız çok önemli: her dakika ve saniye karşımıza muazzam fırsatlar çıkıyor, ancak bu fırsat gelmeden çok önce yapmamız gereken değişimleri yapmadığımız için bu değerli anları kaçırabiliyoruz. Yaşama hazır olanlar için değişimler muhteşem deneyimlere gebedir.

ESKİYİ NE KADAR ÇABUK UNUTURSAK, YENİNİN TADINI O KADAR KOLAY ÇIKARTIRIZ

Şimdiyi geçmişle doldurmak geleceğe hiç adım atmamak gibidir. Geçmiş ders almak ve deneyimlerimizi daha iyi kavramak için dönem dönem ziyaret edilmesi gereken bir zaman dilimidir. Yaratıcı olabildiğimiz tek zaman şimdideyizdir. Nefesimiz ve bedenimiz şimdide yaşar. Gelecek ise bir vizyonlar bütünüdür ve sonsuz olasılıklardan oluşur. Şimdi şu anda yaptığımız seçimlerle gelecekteki sonsuz olasılıkları gerçekleştirmeye başlarız. Evet, seçmemek de bir seçimdir ve farklı bir olasılık seçmediğimizde şu anda yaşamakta olduğunuz yönde akmaya devam eder hayat.

Şu an yaşadığınız hayat sizi huzurla doldurmuyorsa ve zamanınızın büyük bir kısmında geçmişte yaşıyorsanız farklı ve yeni olasılıkların kapısını açmak için her gün sorun: “Bundan daha iyi nasıl olur? Başka neler mümkün?” sorun ve cevap için acele etmeyin. Cevap bir enerjidir ve bir çok farklı formda yaşamınıza girer.  Güvenin ve şu anda gerçekleşmekte olan değişimleri fark etmek için gözlerinizi açık tutun. Eskiyi ne kadar çabuk unutursanız yeninin tadını o kadar kolay çıkartırsınız.

Ya şikayet edenlerden olacağız ya da değişime adapte olup yaşamla uyum içinde akanlardan. Birincisi sıkıcı ve tekrarlarla dolu bir hayat, diğeri ise mucizelerle...

Seçim bizim, her zaman olduğu gibi…

Bir yorum bırak

Lütfen unutmayın, yorumlar yayınlanmadan önce onaylanmalıdır.

Alışveriş Sepeti

Satın alınabilecek başka ürün yok

Sepetiniz şu anda boş.